İstanbul'da yaşanan son depremler, 1999 depreminin acılarını yeniden hatırlattı. Silivri açıklarında meydana gelen 5.9 ve 6.2 büyüklüğündeki depremler, İstanbulluları büyük bir paniğe sürükledi. Vatandaşlar geceyi sokaklarda ve toplanma alanlarında geçirirken, 1999 depreminin üzerinden geçen 26 yıla rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı gerçeği bir kez daha gözler önüne serildi. Peki, bu geçen sürede neler yapıldı, hangi adımlar atıldı?
Deprem Gerçeği ve Rant Hırsı
1999 Marmara depremi, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesine neden olmuştu. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bu felaketten sonra, yapı denetim sistemleri güçlendirilmesi ve riskli yapıların tespit edilip güçlendirilmesi gibi önemli adımlar atılması bekleniyordu. Ancak, aradan geçen yıllarda rant hırsının can güvenliğinin önüne geçtiği pek çok örnek yaşandı.
Uzmanlar, İstanbul'daki yapı stokunun büyük bir kısmının depreme dayanıksız olduğunu belirtiyor. Özellikle kaçak yapılar ve imar affından yararlanan binalar büyük risk taşıyor. Bu durum, olası bir büyük İstanbul depreminde can kayıplarının artmasına neden olabilir.
Alınması Gereken Önlemler
İstanbul'u depreme hazırlamak için acil olarak yapılması gerekenler şunlardır:
- Riskli yapıların tespiti ve güçlendirilmesi: Öncelikle İstanbul'daki tüm binaların deprem dayanıklılık testlerinden geçirilmesi gerekiyor. Riskli olduğu tespit edilen binaların ise güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması şart.
- Kentsel dönüşüm projeleri: Kentsel dönüşüm projeleri, depreme dayanıksız yapıların yenilenmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Ancak, bu projelerin rant odaklı değil, halkın ihtiyaçları doğrultusunda yürütülmesi gerekiyor.
- Bilinçlendirme çalışmaları: Halkın deprem konusunda bilinçlendirilmesi, olası bir felakette doğru davranışlar sergilemeleri açısından büyük önem taşıyor. Deprem tatbikatları ve bilgilendirme toplantıları düzenlenerek halkın bilinç düzeyi artırılmalı.
Sonuç
İstanbul'da yaşanan son depremler, yetkilileri ve vatandaşları yeniden harekete geçirmeli. 1999 depreminden ders alarak, rant hırsını bir kenara bırakıp can güvenliğini ön planda tutan adımlar atılmalı. Aksi takdirde, olası bir büyük İstanbul depreminde çok daha büyük acılar yaşanabilir. Unutulmamalıdır ki, deprem öldürmez, bina öldürür!
