Bahar Aksu Davası: Katiller Hak Ettiği Cezayı Alacak mı?
Gündem

Bahar Aksu Davası: Katiller Hak Ettiği Cezayı Alacak mı?


10 June 20255 dk okuma5 görüntülenmeSon güncelleme: 12 June 2025

Türkiye, kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin acı bilançosuyla sarsılmaya devam ederken, Bahar Aksu davası yarın başlıyor. Mor Dayanışma Hukuk Komisyonu avukatları, bu davanın sadece bir cinayet davası olmadığını, erkek şiddetine karşı verilen toplumsal mücadelenin bir parçası olduğunu vurgulayarak, faillerin hak ettiği cezayı alması için mücadele edeceklerini belirtiyor.

Bahar Aksu Cinayeti: Planlı Bir Katliam mı?

5 Mayıs 2025'te İstanbul Şişli'de, Bahar Aksu, boşandığı eşi Rüstem Elibol tarafından vahşice katledildi. Aksu, öldürülmeden önce iki kez korunma başvurusunda bulunmuştu. Avukatlar, faillerin eyleminin planlı ve soğukkanlı bir şekilde gerçekleştirildiğini savunuyor. Güvenlik kamerası görüntüleri, HTS kayıtları ve sanığın kendi itirafları bu planlamayı açıkça ortaya koyuyor. Sanığın, "ateşe devam ettiğini" kabul etmesi, tasarlama unsurunu doğrudan destekliyor. Aksu'nun geçmişte yaptığı şikayetler ve aldığı koruma kararları da failin süregelen tehdit oluşturduğunu gösteriyor.

Avukatlar İndirimsiz Ceza Talep Ediyor

Mor Dayanışma Hukuk Komisyonu avukatları, TCK m. 29 kapsamında haksız tahrik indirimi uygulanmasının hukuken mümkün olmadığını ifade ediyor. Ayrıca, kamu vicdanı ve yargı üzerindeki toplumsal baskı nedeniyle iyi hal indiriminin de gündeme alınmaması gerektiğini savunuyorlar. Avukatlar, kadın cinayetlerinde indirime yol açabilecek savunma biçimlerinin artık yargılamalarda yer bulmaması gerektiğini vurguluyor. Bu davanın, tasarlanmış bir cinayete hiçbir indirim uygulanmadan ceza verilmesinin yargı pratiğine dönüşmesi açısından örnek teşkil etmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Avukatlar ayrıca, Bahar Aksu cinayetinin medyada yer bulmasına rağmen kullanılan dilin ciddi sorunlar taşıdığını belirtiyor. Özellikle bazı haberlerde, "direndiği için öldürüldü" gibi ifadelerin failin eylemine gerekçe üretir nitelikte olduğunu söylüyorlar. Ailenin de medyada yer alan bazı başlıklardan rahatsız olduğu, Bahar'ın yalnızca cinayet anıyla değil, yaşamı ve değerleriyle anılmasını istediği belirtiliyor.

"Bu Dava Bir Eşik Olmalı"

Avukatlar, kamuoyunun bu davayı takip etmesinin yalnızca hukuki değil, toplumsal bir sorumluluk olduğunun altını çiziyor. Bu davayı sadece bir temsil görevi olarak değil, tarihsel bir hesaplaşma olarak gördüklerini belirtiyorlar: "Bahar Aksu'nun yaşam hakkı, bu ülkede her gün yok sayılan kadınların, LGBTİ+'ların, yoksulların, güvencesizlerin yaşam hakkının bir parçası. Erkek şiddetinin cezasız bırakıldığı ve adaletin fail lehine işlediği düzene karşı ses çıkarıyoruz. Bu dava bir emsal değil, bir eşik olmalıdır."

Bahar Aksu davası, Türkiye'de kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir dönüm noktası olabilir. Verilecek karar, benzer davalar için emsal teşkil edebilir ve adaletin tecelli etmesi için umut ışığı yakabilir. Unutulmamalıdır ki, kadın cinayetleri münferit olaylar değil, toplumsal bir sorundur ve bu sorunla mücadele etmek hepimizin sorumluluğundadır.