
Tarih Tekerrürden İbaret mi? İbret Almazsak Ne Olur?
Tarih, bir milletin hafızası ve bir toplumun pusulasıdır. Ancak, bu pusulayı doğru okuyabiliyor muyuz? Yoksa, sürekli aynı hatalara düşmeye mi mahkûmuz? Çoğu zaman tarih anlayışımız, sadece övünmekle sınırlı kalıyor. Zaferleri anlatırken gururlanıyor, fetihleri sayarken sesimiz yükseliyor. Peki, bozgunları, yenilgileri, hataları ve ihanetleri ne yapıyoruz? İşte bu noktada, tarihin sadece övünç değil, aynı zamanda bir ibret levhası olduğunu unutuyoruz.
Tarihten Neden Ders Çıkarmalıyız?
Milli mücadeleyi bizzat yaşamış olan İstiklal Marşı'mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi: "Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?" Tarihimizle övünmeliyiz, çünkü övünülecek çok şey var. Ancak, hataları, yanlışları ve yenilgileri de bilmeli ve onlardan ders çıkarmalıyız. Böylece aynı hatalara tekrar düşmeyiz.
- Malazgirt'i övünçle anarken, Türk'ün Türk'e kırdırıldığı Fetret Devri'ni unutmamalıyız.
- İstanbul'un fethinde coşarken, Viyana önlerindeki bozgunu hatırlamaktan çekinmemeliyiz.
- Mohaç'la gururlanırken, Evladı Fatihan'ın yurdu Balkanları neden kaybettiğimizi aklımızda tutmalıyız.
- Çanakkale'de yedi düvele karşı kahramanca çarpışmamızı onurlandırırken, bir Türk devletinin başkenti İstanbul'un 16 Mart 1920'de İtilaf Devletleri tarafından nasıl işgal edildiğini de unutmamalıyız.
- Cumhuriyet'in kuruluş destanını gururla okurken, kurtuluşun ve Cumhuriyetin bize kazandırdıklarına sahip çıkmamanın bizi nerelere sürükleyebileceğini iyi hesap etmeliyiz.
Geçmişten Günümüze İbretlik Olaylar
Tarih, sadece şanlı sayfalarıyla okunursa, ders değil masal olur. Oysa tarih, bir milletin geçmişi, yaşanmışlıkları ve geleceğinin taşlarını döşeyecek ustaları yetiştiren bir kitaptır. Bu kitapta okunması gereken pek çok şey gizlidir:
- Kapitülasyonları "geçici" bir kolaylık sandık; ancak onların koskoca imparatorluğu nasıl bağımlı hale getirdiğini göremedik.
- Osmanlı'nın 1854'ten sonra aldığı dış borçların sonucunda nasıl bir batağa sürüklendiğini ve Duyun-u Umumiye gibi bir garabeti başımıza musallat edeceğini hesap edemedik.
- 1980 öncesi bu milleti mezhep çatışmalarına sürükleyen oluşumlardan ders çıkartamadık.
- Ülkemizi bölmek isteyen bölücülere karşı birlik ve dirlik içinde dimdik duramadık.
- Daha dün yaşadığımız 15 Temmuz ihanetinin sebep ve sonuçlarını tam olarak tahlil edemedik.
Bugün, ABD- İngiltere- İsrail üçgeninde oluşturulan BOP'un ülkemizi bölmek üzere planladığı ve taşeron olarak kullandığı terör örgütünün yapacaklarından ders çıkartabiliyor muyuz? İçte ve dışta "dost bildiklerimiz(!)" tarafından nasıl sırtımızdan hançerlendiğimizi görebiliyor muyuz? Tarih, ibret almak ve aynı hatalara düşmemek için vardır.
Sonuç: Tarih Bize Ne Öğretiyor?
Osmanlı'nın son döneminde borç batağına saplandığını ve bu borcun yıkılışını hazırlayan önemli sebeplerden biri olduğunu biliyoruz. Ancak, aynı tabloyu yeniden yaşamaktan kaçınmıyorsak, yabancı fonlara ve küresel sermayeye bel bağlıyor, kendi öz kaynaklarımızı kendi elimizle satıyor ya da ipotek ettiriyorsak, demek ki tarihimizden ders almamışız. Eğitimde, evlatlarımızın kendi öz değerlerinden ve bilimden nasıl uzaklaştırıldığını, tarikat ve cemaatlere nasıl teslim edildiğini görüyor, ama ses çıkaramıyorsak, demek ki körüz ve okuma özürlüyüz. Eğer tarihten ders alabilseydik, öğretmeni değersizleştirmez, üniversiteleri biat kültürünün değil, özgür düşüncenin kaleleri yapardık. Dış politikada, "denge" uğruna bir gün Batı'ya, ertesi gün Doğu'ya yaslanmamız, dün yüzüne tükürdüklerimizin bugün ellerini öpmemiz, U dönüşleri ile kendi kendimizle çelişmemiz, hep tarihimizi okumama ve değerlendirmeyişimizden kaynaklanmaktadır. Ecdadımızın kahramanlıkları ile övünmeli ve onları şükranla yâd etmeliyiz. Ancak, aynı ecdadın düştüğü tuzaklardan ve yaptığı hatalardan da ders almalıyız ki aynı hatalara düşmeyelim. Millet olarak, yarınlarda hür, özgür ve bağımsız kalmak için sormalı, sorgulamalı, öz eleştiri yapmalı ve yaşananlardan ders çıkarmalıyız. Aksi takdirde, tarih tekerrür etmeye devam edecektir.