
Venezuela'da Gerilim Tırmanıyor: Uyuşturucu Mu, Hegemonya Oyunu Mu?
Güney Amerika'da son dönemde artan askeri gerilim, Venezuela açıklarında ABD ordusunun konuşlanmasıyla yeni bir boyut kazandı. ABD, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu "uyuşturucu karteli lideri" olarak tanımlarken, bu durum meselenin sadece uyuşturucu kaçakçılığıyla sınırlı olup olmadığı sorusunu akıllara getiriyor. Savaş uçakları ve denizaltıların dahil olduğu bu hareketlilik, "savaş hazırlığı" mı yoksa "uyuşturucu ile mücadele" mi?
ABD'nin Venezuela'ya Yönelik Politikası: Uyuşturucu Mu Bahane?
Venezuela Komünist Partisi (VKP) Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi Neirlay Andrade'ye göre, ABD'nin Venezuela'ya yönelik saldırısı uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili değil. Andrade, bu durumu "Monroe Doktrini"nin bir devamı olarak görüyor ve ABD'nin Latin Amerika üzerindeki emperyalist kontrol ve egemenlik politikasının yeni bir aşaması olarak değerlendiriyor. Andrade ayrıca, ABD'nin Venezuela'nın batı komşusunda uyguladığı "Plan Kolombiya" politikasını hatırlatıyor. Plan Kolombiya, ABD'nin Latin Amerika'daki askeri varlığını artırmak ve bölgesel kaynakları kontrol etmek için uyuşturucuyla mücadeleyi bahane olarak kullandığı bir müdahale planıydı.
Plan Kolombiya: Uyuşturucuyla Mücadele Mi, Askerileştirme Mi?
ABD'nin eski Devlet Başkanı Bill Clinton döneminde gündeme gelen Plan Kolombiya, uyuşturucu üretimiyle mücadeleye askeri bir eksen sunarken, aynı zamanda FARC ve ELN gibi kırsalda toprak reformu için mücadele eden gerilla gruplarının etkinliğini önlemeyi amaçlıyordu. Şubat 2000'de imzalanan anlaşma kapsamında ABD, Kolombiya ordusuna ait bir dizi üsse konuşlanma hakkı elde etti. Bu durum, ABD'nin Kolombiya'daki askeri etkinliğini daha da artırdı. Ancak, Plan Kolombiya'nın sonuçları tartışmalı oldu. Yetkililere göre, koka üretimi yapılan alan azalmak yerine arttı ve uyuşturucu ticareti Kuzey Meksika'ya sıçradı.
Gerilimin Arka Planı: Hegemonya Mücadelesi Mi?
Bugünün Venezuela gündemini değerlendirirken Plan Kolombiya'nın bize anlattığı net bir gerçek var: Eğer askeri egemenlik sahasını sınır ötesinde genişletmek, uyuşturucu ile mücadelede etkili bir yöntem olsaydı Kolombiya'da başarıyla sonuçlanan bir stratejiyi konuşmamız gerekirdi. Oysa bugün uyuşturucunun transit olarak geçtiği Venezuela'ya akış, Kolombiya sınırı üzerinden sağlanıyor. ABD hem üretimin yapıldığı ülkede başarısız bir askeri plan sunuyor hem de bu başarısızlığın bir sonucu olarak başka bir ülkedeki ticaret hattına dair agresif bir askeri strateji güdüyor. Nedeni basit, Kolombiya'da ABD ordusunun kök salmasını sağlayan anlaşma bir başına uyuşturucu ile ilgili değildi. Aksi takdirde başarısızlığı öngörülebilir bir strateji için milyarlarca dolarlık "yatırım" göze alınmazdı. Fakat Washington için son derece önemli Kolombiya gibi bir ülkede askeri, ekonomik ve siyasi ağını güçlendirmeye "değecek" bir anlaşmaydı. İşte bu yüzden bugünkü gerilimde odağımızı uyuşturucu ticaretine değil, ABD'nin sopa göstererek genişletmek istediği bölgesel hegemonyaya çevirmeliyiz.
Sonuç olarak, Venezuela'daki gerilim sadece uyuşturucu ticaretiyle açıklanamaz. ABD'nin bölgedeki hegemonya planları, askeri müdahaleler ve ekonomik çıkarlar da bu gerilimin önemli bir parçasıdır. Venezuela'nın geleceği, bu karmaşık denklemin nasıl çözüleceğine bağlı olacaktır.