İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na destek vermek amacıyla düzenlenen protesto yürüyüşüne katılan 8 kişi hakkında şaşırtıcı bir gelişme yaşandı. Yürüyüş yasağına rağmen eylemlerine devam eden bu kişiler hakkında 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bu durum, kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, CHP Milletvekili Deniz Yücel'den sert tepkiler geldi.
Deniz Yücel'den Adalet Bakanı'na Sert Eleştiri
Tutuklu gençlerin durumuyla ilgili hazırlanan iddianameyi eleştiren Deniz Yücel, Adalet Bakanı'nın sessizliğini hedef aldı. Yücel, "Adalet Bakanı, bu rezaletler karşısında neden sus pus?" diyerek tepkisini dile getirdi. Yücel, iddianamenin hukuksuz olduğunu ve gençlerin derhal serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.
Bu olay, Türkiye'de ifade özgürlüğü ve protesto hakkı konularını yeniden gündeme taşıdı. Birçok hukukçu ve sivil toplum kuruluşu, yürüyüşün yasaklanmasının ve ardından gelen hapis isteminin orantısız bir ceza olduğunu savunuyor.
Protesto Hakkı Tartışması Alevlendi
Bu olayla birlikte, Türkiye'de protesto hakkının sınırları ve kullanım şekli yeniden tartışılmaya başlandı. Anayasa'da güvence altına alınan gösteri ve yürüyüş hakkının, keyfi uygulamalarla engellenmemesi gerektiği vurgulanıyor. Özellikle siyasi baskının arttığı dönemlerde, bu tür olayların yaşanması, kamuoyunda endişe yaratıyor.
Türkiye'de protesto hakkı, Anayasa'nın 34. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bu maddeye göre, "Herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." Ancak, bu hakkın kullanımı, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu kanun, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin düzenlenmesi için belirli şartlar ve sınırlamalar getirmektedir.
- Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, genel güvenliği, kamu düzenini, suç işlenmesini önlemek, genel sağlığı ve ahlakı korumak amacıyla sınırlanabilir.
- Valilikler ve kaymakamlıklar, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı belirleme yetkisine sahiptir.
- İzinsiz veya yasalara aykırı olarak düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri, güvenlik güçleri tarafından dağıtılabilir.
Bu yasal düzenlemelere rağmen, protesto hakkının kullanımı sıklıkla tartışmalara yol açmaktadır. Özellikle siyasi içerikli protestoların engellenmesi veya aşırı güç kullanılarak dağıtılması, insan hakları örgütleri ve sivil toplum kuruluşları tarafından eleştirilmektedir.
Sonuç olarak, İmamoğlu'na destek yürüyüşüne katılan gençlerin hapis istemiyle yargılanması, Türkiye'deki adalet sistemi ve ifade özgürlüğü konularında ciddi soru işaretleri yaratmıştır. Adalet Bakanı'nın bu konudaki sessizliği ise, eleştirilerin odağı haline gelmiştir. Bu durumun, Türkiye'nin hukuk devleti ilkesi ve uluslararası itibarını zedeleyebileceği düşünülmektedir.